
Marc-André Grondin filmlerine göz gezdirmeyi çok uzun zaman önce kafama koymuştum. C.R.A.Z.Y. yi izleyip, en sevdiğim film ilan ettikten hemen sonraydı, evet. Ama üşengeçlik, unutkanlık, zaman bulamama vs yüzünden oturup imdb listesini incelemişliğim yoktu. Geçenlerde Mimi Wonka 'yla bir muhabbet sırasında kafamıza dank etmiş, içlerinden birini seçmeye girişmiştik. İsminin de etkisiyle (Geri Kalan Hayatınızın İlk Günü) indirdim filmi. Aile üzerine dram-komedi serpilmiş bir film. Biraz klişe bir konu ama o kadar samimi işlenmiş ki, türlerinden ayırıp ayrı bir rafa kaldırmamak mümkün değil. Anne-baba-üç çocuk- bir köpek. Köpek ölür, çocuklar büyür, çift yaşlanır. Ergen problemleri, nesil çatışmaları, olgunlaşma, hayal kırıklıkları, yaşlanma kaygısı, kaybetme korkusu ve dağılma eşiğine gelmiş aileyi bir arada tutma çabaları.. İlk cinsel deneyimini yaşama hevesi (korkusu) ile kapıdan içeri adımını atan genç kızın kafasını çevirdiğinde çocukluğundaki haliyle karşılaşması ve kapanan kapının altından sızan kan. Yaşlanma korkusunu taşıyan annenin başarısız aldatma girişimleri, taksi şoförlüğü yaparak para kazanan babanın ise (Jacques Gamblin) başarısız sigarayı bırakma girişimleri. Partide kız kardeşine asılan erkekle tartışan en büyük abinin sinirlenip oğlan kardeşine (Marc-André Grondin) yumruk attığı anda çalmaya başlayan ve bu beklenmedik süprizle kanımı donduran Janis Joplin- Summertime... Yani tamamiyle sıradan bir aile yaşantısının sıradışı bir içtenlikle seyirciye sunulması. David Bowie- Time, Janis Joplin-Summertime, (son sahnede çalan) Lou Reed- Perfect Day... şeklinde giden (ve nedense hiçbiryerde bulunamayan) soundtrack'iyle ve Rémi Bezançon 'un takdire şayan yönetmenliğiyle bir Marc-Andre Grondin filmi yeniden favorilerimin arasına girmiş bulunmakta.

"Bugün bütün yaşamımın bir başarısızlık dizisi olduğunu farkettim. Sevemediğim kadınlar, elimden kaçırdığım fırsatlar, uçup havaya karışan mutlu anlar. Sonucu önceden bilinen ama kaybetmeye mahkum bir yarış. Kör veya sağır mıydım o sıralar? Varlığımın gerçek özünü görebilmem için elim ayağım tutmaz mı olmalıydı?"
"Artık şikayet etmeyeceğime karar verdim. Farkettim ki gözüm hariç felç geçirmeyen iki parçam daha var. Hayal gücüm ve hafızam... Hayal gücüm ve hafızam, dalgıç giysimden çıkabilecek iki yol bana."
"Yıpranmış perdemin arkasındaki solgun aydınlık sabahın ilk ışıklarını çağırıyordu odama. Topuklarım ağrıyordu, kafam çok ağırdı. Sanki bir çeşit dalgıç giysisi bedenimi tutsak ediyordu. Hayatımın şuanki amacı, geçmiş maceralarımla yatalak notlarımı birleştirip yalnızlığa hapsedilmiş kıyılara bırakmak."
Le scaphandre et le papillon; Elle dergisinde editörlük yapan Jean-Dominique Bauby 'nin locked in syndrome adındaki hastalığın etkisiyle bir gözü hariç bedeninin tamamının felç geçirmesiyle değişen yaşamını anlatıyor. İletişim kurmak için Jean-Do 'nun tek yolu gözünü "evet" için bir, "hayır"için iki kere kırpmasıdır. Cümleler kurabilmesi için kelimeler kurabilmesi gereklidir. Kelimeler kurabilmesi için harfleri birleştirmesi, harfleri birleştirmesi için de kullanım sıklığına göre dizilmiş alfabeyi baştan sonra duyması, her doğru harfte gözünü kırpması gerekmektedir. Filmin büyük bir kısmı, Jean 'ın felç geçirmesinden ölümüne kadar uzanan süreçte hayal dünyası, umutsuzlukları ve dış dünya hakkındaki gözlerimleri onun gözünden yansıtılmış. Hem filmi hem de yönetmen Julian Schnabel 'i ve Jean-Dominique rolündeki Mathieu Amalric 'i yakın takibe almanızı tavsiye ediyorum efendim.

Die Welle (2008)

1 baloncuk:
Son 3 haftadır hiç film izleyememiş olmam feci koyuyor. Acilen konuştuğumuz filmleri izlemem lazım yoksa birilerine dalacağım ya da birşeyleri kıracağım. Die Welle ilgimi çekti ona el atmam lazım önce.
Yorum Gönder