Pages

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Bir Böcek Hikayesi

Olay mahalinde ifadesi alınan (resmin altında) zanlının, kurbanın yakınlarının büyük acısı karşısında verdiği şok edici açıklaması: "Öldür öldür bitmiyor piç kuruları!"


"Gece yine bilgisayar başına geçmiş, gün içinde inen filmlerden birini izliyordum. Film başladıktan 15-20 dakika sonra garip sesler duymaya başladım. Önce filmden geldiğini düşünüp üstünde durmadım ama duyduğum sesin filmdeki sahneyle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Durdurdum filmi, çıt çıkarmadan bekledim sesin nereden geldiğini anlamak için. En büyük korkularımdan birinin yaklaşmakta olduğunu farkedince ışığı açmaya yeltendim. Ayağa kalkıp ilerlediğimde ayağıma birşeyin çarpıp geçtiğini hissettim. İğrenç sesler çıkarıyordu bu "birşey". İyice tırsıp hemen ışığı yaktım. Yere baktığımda debelenen o iğrenç şeyi gördüm. Bacağıma değmişti o yaratık. Tiksinti ve korku karışımı duygularla izledim başparmağım büyüklüğündeki yaratığı. Elimle dokunamazdım ve onu tutacak birşeyler bakınırken havalandı. Odadaki lambanın çevresinde daireler çizerek uçuyordu uçan yaratık. Işığa olan ilgisinden faydalanıp lambayı bir yaktım bir söndürdüm, yaktım, söndürdüm, yaktım söndürdüm pis pis sırıtarak. Sinirlenen yaratık sonunda kanepenin üstüne kondu. Bu iğrenç görüntüye bir son vermek ve yeniden filmime dönebilmek için elime en yakın yerde duran Victor Hugo 'nun Sefiller kitabını geçirdim. Ön tarafına kıyamayacağım için arka yüzünü çevirdim kitabın. O sırada kanepeden uçup yere konan ve iğrenç sesler çıkarmaya devam eden yaratık, Sefiller' in "ezici" gücünden bir haber çevresine bakınmaya devam ediyordu...

Ve sonra o ses geldi...

-Vıyçk!

Kitabı kaldırıp başparmağım büyüklüğündeki "artık uçamayan" uçan yaratığın içinden çıkan sıvıyı seyrederken, leşine karşı en saygısız üslubumu takınıp utanmadan o iğrenç espriyi yaptım, "İlk okuduğumda ben de böyle hissetmiştim beyb".

Peçeteyle pestilini temizleyip çöpe gönderdim cansız bedenini..."

5 baloncuk:

(Süper)Cem dedi ki...

iyi olmuş acımamak lazım hayvan milletine :s

Phaedrus dedi ki...

hani her birine karşı sadistçe duygularım yok ama orama burama çarpıp odada fır fır dönen hayvana da sözlü uyarı yapılmıyor ki!

mimi wonka dedi ki...

Ölüye saygın olsun be, espri yapıo bi de!:p

Sevmem böcek ama korkmam da, ayrıca öldürmem de alır atarım bahçeye. Bahçeli evin varsa çekeceksin Turşucuğum..

Ayrıca düşün, bir sabah uyanmışsın uçan bir böceksin! Aslında uçup Garrel'e konma şansın oluyor o zaman. Dur düşüncem ben bunu.

Phaedrus dedi ki...

bilinçli olarak bir canlıya zarar verme düşüncesi her ne kadar vicdan sızlatan birşey de olsa pek yakından tanıdığım bir arkadaşımla aramızda geçen sohbeti hatırlayarak insanoğlunun her daim çelişkiler içinde olduğu gerçeğinin arkasına sığınıyorum.

alasse: yazık değilmi böceğe niye öldürdün?
arkadaş şahsı: seni hiç böcek ısırmadı mı? yada hiç sivrisinek öldürmedin mi?

dönüşüm geçirme olayını dedin de, Garrel'ın omzuna konsak hayatta kalma şansımız Garrel'ın kurbağa(böcek) prens(es)'e inanma ihtimali kadar sayın Wonka!

Canselmo dedi ki...

Çok Vulgar anlatmışsın, takdir ettim.