Pages

18 Kasım 2008 Salı

Ortaya Karışık - Chapter 4

-Televizyonla aramdaki bağın filmlerden öteye geçmediği şu dönemde, hayatıma ışıl ışıl girip, her Salı yeni bölümlerini, her Perşembe tekrarlarını izlemek için televizyon önünde pinekleme sebebim olan bir dizi edindim kendime. The Big Bang Theory!!! Chuck Lorre 'nin Two And A Half Man klasiğinden bile çok daha sevdiğimi söyleyebilirim. Dizinin diğer yaratıcısının Bill Prady (Gilmour Girls) olduğu düşünülürse karakterler arasında geçen konuşmaların hızını tahmin edebilirsiniz herhalde. Konu itibariyle birçok insan tarafından "4 asosyal inek, 1 sarışın aptal kız! fazla klişe, fazla absürd !" tepkisi almasına rağmen, izlediğinizde alışılmış sit-com tarzından gayet de uzak olduğunu görebiliyorsunuz. Espriler kırıp geçirmenin yanı sıra yoğun zeka kıvılcımları barındırıyor, bu da diziyi bayağı sit-com lardan ayırıyor. Karakterlere gelecek olursaaak; fazla zeki olması nedeniyle insanlarla iletişimi son derece vasat, bunun bilincinde olduğu için de son derece egoist kişiliğimiz Sheldon... En az ev arkadaşı Sheldon kadar zeki olmasına rağmen, ortama girmeye çalışan 15 yaşındaki ergen edasıyla kapı komşusu Penny 'ye aşık olan ve normal olma çabası içine giren Leonard... "Sanal alemin kralıyım, gerçek dünyada bir hiçim" yaşamı süren ve bu konuda gösterdiği çabalara rağmen pek de bir yol gidemeyen Howard... Konuştuğu zaman midenize kramp girmesine sebep olacak espriler yapabilen ama bir kızın bulunduğu ortamda pili bitmiş robot misali susup, tepkisiz kalan Hindistanlı Rajesh... Ve son olarak hakkında fazla birşey söylememize gerek olmayan, sarışın, seksi, yeni kapı komşusu Penny... Şuan saat 19.02 ve bir buçuk saat sonra yeni bölümü başlayacak. Dizi dediğin şeyi netten indirip izlemiyorum ben. Heroes 'un da Big Bang 'in de her türlü cnbc-e dizisinin de tadı tv başında çıkar diyorum ve bu diziyi her ne kadar şiddete karşı da olsam şiddetle tavsiye ediyorum.

-Bir de ciğerini yediğim Fransa'da bekaret tartışması başlamış blogcu. Oku sen de gör, ben gördüm birşeye benzetemedim. Hatun da eli yüzü düzgün birine benziyor ama tüh tüh (tabi yüzünü göremediğimden kendi hayal gücümün bir betimlemesi bu "eli yüzü düzgün" ifadesi)... Gerdek gecesinde "bakire değilim ben" demiş de damat bey yanlış mı anlamış acaba diye düşünmüyor değilim. Şimdi bakire olmadığı için eli yüzü düzgün bile olsa "eli yüzü düzgün" dememem gerekir dimi? Dedim bakalım canım sağolsun. Memleketimin damadının değer yargılarına karışmak doğru olmaz tabi. Gerçi olay Fransa'da olduğu için "memleketimin şusu busu" dememek lazım, ama "memleketimin" kelimesinin, derinlerinde coğrafi konum değil de ahlaki değer kavramı taşıdığını düşünürsek bir sakıncası olmasa gerek. Yine de bir Hüseyin Üzmez 'e danışmak lazım. Susma hakkını kullanmak isterse Fransa İstinaf Mahkemesine danışırız.

-Siz ilk okkalı küfrünüzü ne zaman ve kime ettiğinizi hatırlıyor musunuz? Ben hatırlıyorum. 4. sınıftaydım. Pollyanna okumuş bitirmiş bünyeyle dolaşıyordum o zamanlar. Bir sınav haftası, matematik yazılısından bir gün önce, oturmuş televizyon başında Titanik izliyordum. Sınavı unutmuş gemiden armut misali düşen insanlara dalmıştım. Yatma vakti geldiğinde matematik sınavı aklıma dank diye düşmüştü. Ama Pollyanna 'ydım ben, üzülüp telaş yapmamalıydım. Belki matematiğe çalışmamıştım ama Leonardo Di Caprio 'nun ne kadar yakışıklı olduğunu keşfetmiştim (4. sınıf okullu çocuğu bünyesi tabi ne bekliyordun ki?). Pollyanna olduğum için yüzümde bir tebessümle uyumalıydım, uyudum da. Ertesi gün herkesin 90lar 100ler aldığı sınavdan sadece 10 puan alarak sıramda oturup kalmıştım. Pollyanna tebessümü yerini nefrete bırakmıştı ve ağzımdan o filmlerde duyduğum, ne anlama geldiğini bilmediğim sözler döküldü. Kısık sesle, öğretmen duymasın, verilen 10 puan da alınmasın mantığıyla, bozulup suratında kocaman bir karanlık oluşan anime karakteri edasıyla tüm gün kalkmadım o sıradan. Pollyanna tuzağına birkaç kez daha düştüm ve sonu hep hüsranla bitti, bize göre değilmiş her daim kuşlar böcükler vs...

-Küçüklük deyince, çocukken izlediğimiz Show tv akşam kuşağı geldi aklıma. İlk bir saat Power Rangers izlerdik. "Pembe benim, sarı sensin, sonra ben kırmızıyla evleniyorum, seni kötü adam yiyo!" diyerek ortalarda dolaştığımız, bize kızların hep pembe ve sarı olması gerektiğini aşılayan garip dizi. Aslında koltuklara yerleşmemiz için bir geçiş dizisiydi, zira hemen arkasından çocukluğumu derinden etkileyen o televizyon serisi gelirdi. Goosebumps!!! Anne baba çalıştığı için bakıcımızda pineklerdik. Akşam kuşağımız başladığında, Power Rangers 'ın tam ortasında anne baba gelirdi, fakat biryere gitmezdik. Goosebumps biteseye kadar televizyona kenetlenirdik. Geceleri de canlanan kuklalar, korkuluklar, yeşil bir sıvıya dönüşen çocuklar, kafasını fırına kıstıran ve evin içinde elinde kafasıyla dolaşan hayalet çocuğu... görür, uyuyamaz, anne babanın sıcacık yatağına koşardık. Ne cinnet diziydin sen Goosebumps! Bir sen, bir de Dedektif Conan (bir de Linda Blair ama o daha sonradan fırladı)...

3 baloncuk:

mimi wonka dedi ki...

1- En çok Sheldon'ı seviyorum ben, Asperger Sendromlu dahi'm benim...
Ve haklısın dizi dediğin tv'den izlenir ki önce izlersin yayınlanan sezonlar, sonra netten indirir dvd'ye doldurur yine gider dvdplayer ile tv'den izlersin. (bknz:How I Met Your Mother)

2- Lise 2'deyiz, bekaret konusu konuşuluyor, bütün kızlar sus pus, elimi kaldırıp "o zaman bende evleneceğim adamdan bekaret bekliyorum, herşey karşılıklı" demem, milletin tip tip bakması sadece arka sırada oturan güzel arkadaşım Gizem'in "evet katılıyorum" demesi. Ahlaksız sürtükler olarak görüldüğümüzün bilincinde olmak ama takmamak...

3- ...bize göre değilmiş her daim kuşlar böcekler vs...

4- Goosebumps yine verilsin yaa. bir de TRT3'te yayınlanan gençlik dizileri yine verilsin, garajda müzik yapan 3-4 çocuğun olduğu bi dizi vardı mesela. 90'larda yayınlanan diziler filmler geri dönsün 789!

(Süper)Cem dedi ki...

Ufacıkken uçurtmama taş atarak yırtan birkaç çocuğa PİÇ KURULARI demiştim. Bunu dedikten sonra gözlerim açılmıştı, "vay be, ne dedim lan ben :s" şeklinde.. Sonra ortam piçi olduk, ortamların anasını belledik.. :P

Bak bunu yazınca çook eskilerden saçmaladığım bir yazı vardı, onu atayım ben bi ara bloğa ehahaha Attım mı lan acaba.. Atmamışımdır bence :s Uf, neyse, bakarız. Sıçtım, farkındayım.. dsafds

La Santa Roja dedi ki...

Ben de ilkokulda annesi annemle arkadaş olan bir çocuğa "Piç!" diye bağırmıştım da anneme söylemekle tehdit edilmiştim peh peh
Big Bang Theory'i denk geldiğimde izliyorum, çok iyi bir dizi, fakat senin dediğin gibi TV'den izlemeye kalksam ayda 1 bölüm anca izleyebiliyorum işte. Bende dizi takip özrü var.
Ha bir de Power Rangers filan deyince.. Benim zamanımda yoktu onlar, çok sonraları kardeşim izlerdi, sonra da "Bavır Rencırs olduk biss!" diye kuzenle koştururlardı etrafta. Kendimi yaşlı hissettim valla.