
İkinci bir emre kadar tüketmeye kararlı olduğum yeni favori kahvem; Nescafe Alta Rica! Çantama atıyorum hergün, nerede ne zaman gerekeceği belli olmuyor. Bir de yanında Eti Antep Fıstıklı Bitter 'le çok nefis gidiyor. Kaçırılmaması gereken bir lezzet...
Beirut 'un Napoleon on the Bellerophon şarkısı garip bir hüzün veriyor bana, ezgisi hafiften duygusal. Sence de öyle değil mi?
Azraile Şaka Kabilesi 'ni dün akşam bitirdim. Aslında ben bitirdim ama kitap bitmemiş ki! Evet kitap dediğin hoş kokulu sayfalara sahip olmalı, böyle ellemeli, okşamalı, koklamalı, gece koynuna alıp uyumalısın vs. Ama olsun Güneş Şener Bey için bir istisna yapıp bitirdim online kitabını (Egosal mastürbasyon dediğin şey Dream Theater 'ın yaptığı değil, benim kurduğum bu cümledir!). Çok da severek okudum. Umarım birgün elimize alıp, sayfalarını koklar, alıntılar yaparız kitabından.
Telefonların örümcekleşip, kulağımızdan içeri girip, beynimizi yemesine ya da kara sineklerin dünyayı ele geçirip, tüm insan ırkını yok etmesine ilişkin garip teorilerimden bahsetmiştim geçen yazılarımda bilen bilir (Bilmeyen veya bilmemezlikten gelenler için => What If...? ve Sevgi Kebelekleri ). Şu dünyada en çok korktuğum şeylerdendir kesici alet edevatlar. Tüm bu korkumun kaynağı annem olsa gerek. Annem, annem olduğundan bu yana bıçakları bulaşık selesine hep dikine gelecek şekilde yerleştirir. Yani bardak almak için uzanırsanız, kolunuzu derin derin bıçağın sivri ucuna çizdirebilirsiniz. Annemin bu vahşi alışkanlığı sayesinde her türlü sivri şeyden tırsar oldum. Kitapların sayfalarının ellerimi kesmesi de başka bir neden olabilir. Keskin şeylerden olduğu kadar hızlı gelen cisimlerden de çok korkarım. Basketbol topu atılırken kaçışan tiplerdenim ben. Ya da 0.5 uç istediğim arkadaşım 2-3 metre öteden bana uç kutusu fırlatırsa sığınacak yer arayıp, kendimi yere fırlatabilirim. Bunların hepsi bıçak korkum yüzünden. Derinin yırtılma sesi tüylerimi diken diken eder ama aksine kan görünce bayılanlardan da değilim. Sonra yükseklik korkum yoktur ama aşağı düşünce olacak şeyleri düşünmesi buz kesmeme neden olabilir.
Bir de Don Kişot benim en sevdiğim hikayedir, söylemiş miydim?
3 baloncuk:
Demek sende kahve ve bitter sevicisin? Benim gibi kahveye şeker katmıyorsundur herhalde? Beirut şarkıları kederi ve sevinci aynı anda yaşatmakta.
Söylememiştin.
mimi wonka'nın bir yazısının yorumunda belirttiğim ve senin onayladığın gibi; bazı şeyler sade tüketilmeli, zenginleştirilmeden.
Irish coffee yapayım ben size bir ara, o zaman görürüm kahveye bir şey katılır mıymış, katılmaz mıymış?
Yorum Gönder