Pages

15 Ağustos 2008 Cuma

Hoşgeldin Ey Yüce Alerji!

Ağustos'un 15'i ile Eylül'ün 20'si arasında tabiat ana doğaya ne gibi işlevler sunuyorsa artık, gelişen olaylar pek de lehime olmuyor açıkçası. Şeftali mevsimi diyor bazıları, ama şeftali yaz boyu vardı. Niye bu bir aylık süreç? "Yapraklar dökülüyor ondan herhalde" diye yorumlayanlar da oluyor ama ben yerlerde sarı sarı yapraklar görmüyorum. O zaman nedir bu burun akıntısının, göz yaşarması ve kaşıntısının, hapşırıkların sebebi?

Hastalık hastası bir insan değilim ben. Hatta küçüklüğümden bu yana geçirdiğim en önemli hastalık suçiçeğiydi. Hatta ve hatta çocukluğumda az dua etmemişimdir "Şöyle kanserdir, tümördür vesaire çıksa karşıma, kafamı kazıtsam, kemoterapi gibi karizmatik tedavi yöntemleri denesem, çöp gibi kalsam" diye. Bakmayın okuyucu öyle garip garip. Çocuktum ben ve elime Mavi Saçlı Kız tutuşturmuşlardı. Okumuştum ben de. Pek bir etkilenmişim sanırsam... Ne güzel kitaptı ama dimi? Burçak Çerezcioğlu pek de güzelmiş diye bakınırdık kitaptaki fotoğraflara. "Büyüyünce kızım olsun, adı Burçak olsun" düşüncesi de ordan gelir zaten.

Neyse, ne demiştim; hastalık hastası bir insan değilim ben. Evet, değilim ama alerji hastası biri olduğum saklayamayacağım bir gerçektir.

"Mimi Wonka gibi arılara alerjim yok, bir de o olsa tabiat sevgisi denen şey tamamiyle bitebilirdi içimde."

İşin komik tarafı yazının başında da farkedildiği gibi; birçok alerjimin kaynağını bilmiyorum ben. "Tedavisi var bunun. Git tıp fakültesine, bilmem nereye, tedavi gör kardeşim" deme o tedavileri de biliyoruz biz ! 2 sene önce aşındırdık doktorun muayenehanesini. Pis bakışlı, sımsıkı saç topuzlu, beyazımsı doktorun söylediklerinden sonra koşarak uzaklaştık biz oradan.

-Alerji dönemi bitince tekrar gelin anne, kız. Alerji testi yapalım. Nelere karşı alerjiniz olduğunu öğrenelim. Sonra tedavi aşamasına geçeriz. Hap tedavisi de olabilir tabii ama size daha çok aşı tedavisi uygulamayı düşünüyorum. Yaklaşık 4 sene boyunca her hafta, 10 günde bir, ya da 2 günde bir olarak ayarlarsak başarılı bir sonuca varacağımızı düşünüyorum.

"Hadi kuzum sen düşünedur bize müsade" dedik toz olduk ordan. "4 sene orama burama iğne batırmaktansa alerjilerimle mutlu mesut yaşarım daha iyidir" dedim ama şu Ağustos-Eylül alerjisi hiçbirşeye benzemiyor. İğneden bu kadar tırsmasam (He tamam iğneden tırstığın için o kadar kalınlıktaki iğneyle çeneni deldirdin sonra utanmadan çıkardın değil mi?) tedavi falan ne gerekirse yaparım ama çekiniyorum. Bu bir ay, hayatımın en çekilmez dönemi olur her sene.

Gözlerimin sürekli kaşınması, benim onları sürekli kaşımam ve kıpkırmızı kalmaları, küçülmeleri, durduk yere burnumun akması ve kollarımın, bileklerimin kaşınması (akabinde benim onları eşsiz tırnaklarımla kanatasıya kadar kaşımam) bilinen keş görüntümün üstüne tuz biber oluyor. Milletin kafasına şu şekil bir görüntü olarak yansıyorum. =>

İnsanları korkutuyor olma düşüncesi içten içe keyif veren, yüzüne bir Joker gülüşü yayan birşey de olsa, zamanla o kadar da eğlenceli olmuyor.

Şu alerji muhabbetini bir kenara bırakıp günlük notlara geçerek yazıyı bitirmek istiyorum.

*İnsanların tatile çıkıp "deniz, kum, güneş aman sabahlar olmasın" diyerekten eğlenmeleri hala sinirimi bozuyor.

*Death Note'un iki filmini de bulmuştum ama şöyle bir göz gezdirince o kadar aptalca buldum ki "beynimde anime olan Death Note'un yarattığı güzel etkiyi, bu aptal filmle bozmayayım" dedim ve izlemedim. Buna bir Amerikan eli atılsa hiç fena olmaz.

*Mp3, Mp4 vs çalar denilen aletler insanın (müzik dinleyen bir insanın) en yakın dostuymuş onu farkettim. Güzel bir yolculuğun tam ortasında şarjı bitince insanda bir boşluk, hüzün, ağlama hissi oluşuyor, tüm yolculuk zehir oluyor.

*Geçen gece cnbc-e de Tesis vardı. Kızın bağırsaklarının üstünden çim biçme makinesiyle geçtiler. Orjinal dilde izlememiştim bu filmi iyi oldu.

3 baloncuk:

(Süper)Cem dedi ki...

Tesis filmini pek çok zaman önce izlemiştim ve hala pek fazla takdir ettiğim filmler arasında gelir \m/

Ayrıca iki günde bir bi taraflarımı deleceklerine alerji ile yaşamayı tercih ederdim bende...

mimi wonka dedi ki...

alerji olayı ölüme kadar gittiği için tırsılması gereken birşey bence. ama çok da tiklememek lazım pipirikliliğin alemi yok.

şu müzik dinlemeye yarayan aletlerle ilgili söylediğin şey çok doğru yol resmen resil oluyo. benim ipod a film de atıyorum ben bazen mal alet donup kalıyor tam yarısında çıldırıyorum resmen, küfür ede ede bitiyor yol, tam iniyorum bakıyorum ne durumda diye kendine gelmiş oluyor salak şey :r

Death Note filmleri 1/2 ist. da festival zamanı oynamıştı beyoğlundaydı sanırım ama gitmemiştim kafamdaki güzelim animenin yerini o kötü yapımlara bırakmak olmazdı, kıvanç uyarmıştı beni "izleme sakın filmleri diye" sen de en iyisini yapmışsın izlememişsin Turşucuum aferim bebeğime=)

Tesis'i de izlemedim, benlik bişi değil bilirsin, Testere serisi için "kan dökmenin felsefesi olsaydı kasaplar Aristoydu" demiş insanım ben ehuhehh xD

Ve son olarak denizi kumu güneşi benim yeni avatarda gör sen msn'deki... Bknz: güneş nasıl avuç içine hapsedilir.

Canselmo dedi ki...

Alerjix bünyenin en bi' pisine sahibim. 4 sene aşı oldum, sanırım 10-14 yaş arası falan.. Daha erken de olabilir. C.tesi sabahı kalk, git aşı ol. 2 gün çikolata yeme. Bi' kere babamlardan gizli nesquick yemiştim kaşıkla da karşımda ablamı görünce saklamaya çalışırken gülerek, ağzımdan dumanlar çıkarmıştım.
He ne oldu? Polen ve toz alerjim kayboldu ama şimdi de kedilere yaklaşamıyorum. Bugün, bütün gün burnum akarak, gözüm sulanarak dolaştım. Antihistaminik haplar iyidir, uyku da yapar hem..
Ne demiş Bukowski:

"5 yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi.."

Uyku iyidir..

Bi' de, Testis'i ben de izledim, pek şukela filmdi. Ok by..