Pages

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Çemkir Be Ablacım

Efes Bira Grubu Türkiye Bölge Başkanlığı Pazarlama Direktörü Dilek Başarır:

"Alkollü içki reklamlarında, içki tüketiminin diğer gıda maddeleriyle ilişkilendirilmesinin yasaklanmasının nedenini anlayamıyoruz. Çünkü bizler, alkollü içkilerin uygun bir yiyecekle birlikte tüketilmesinin çok daha bilinçli bir tüketim yolu olduğuna inanıyoruz. Sinemalara ilişkin yasak ise sanki yasaklamıyor gibi yapıp aslında açık bir şekilde reklamı yasaklamakta. Ayrıca "Coğrafi, tarihi, kültürel, sanatsal değerlerle ilişkilendiren içerik kullanılmamalı" deniyor. Bu da turizm gelirlerine katkıda bulunmak ve daha çok turisti ülkelerine çekmek amacıyla birçok ülkenin kullandığı yöntemin Türkiye'de yasak olmasının ülkemize rekabet dezavantajı getireceği demek. Bu değişikliklerin gençleri alkolden koruma amacıyla yapıldığı belirtiliyor. Oysa tüm dünyada olduğu gibi 18 yaş altına Türkiye'de de alkol satmak ve onların içki satılan yerlere girmeleri yasak. Ancak bu yeni düzenlemeler yetişkinleri de kapsayacak şekilde geniş tutuluyor. Reklama getirilen düzenlemeler yasaklamıyor gibi gösterip yasaklamanın ince bir yolunu oluşturuyor. Üyesi olmayı hedeflediğimiz Avrupa Birliği üyesi ülkelerde piyasayı düzenleyen çalışmalar var, ancak pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin bu derece kısıtlanması hiçbirinde söz konusu değil."

Mey İçki Pazarlama Direktörü Çiçekten Becel:

"Böyle bir yasak neden çıktı bilmiyoruz, anlamıyoruz. Bu sektörde faaliyet gösteren firmaların hepsi belli bir sorumlulukla ve Türkiye 'nin hassasiyetlerine son derece özen göstererek çalışıyorlar. Çünkü zaten Müslüman ülkedeyiz ve insanların belli konularda hassasiyetleri var. Bir de işin sağlık yönü de var. Bugüne kadar bunlara dikkat ederek ve Avrupa Birliği'nde uygulanan normlara uygun olarak işimizi yaptık zaten. Kaldı ki, bu yeni yasa bir takım riskler içeriyor çünkü çok muğlak ifadeler ve tutarsızlıklar var. Nitekim biz de alkol üreticileri olarak şu anda konuyu hukukçularla görüşüyoruz, bir karşı dava açmayı düşünüyoruz. Reklamların sinemalarda gösterilmesine ilişkin yeni durum, sinema reklamı yasaktır diyor aslında. Çünkü +18 kodlu filmler bir yıl içinde çok az vizyona giriyor zaten ve bu filmler şiddet içeren tatsız filmler oluyor genellikle. Ayrıca her sinemaya giden insanın takdir edeceği gibi, kimse film bittikten sonra salonda beklemiyor. 'Sinemada reklam yasaktır, nokta' diyorlar, başka bir yoruma bile gerek yok. Reklamlarda gıda ile ilişki kurulmaması da dünyadaki uygulamalardan farklı. Çünkü Avrupa 'dan Güney Amerika 'ya kadar dünyanın hiçbir yerinde reklamların içeriğine bu biçimde müdahale edilmiyor. Sadece alkol içtiğiniz zaman fiziksel olarak güç kazandırma gibi bir ima ya da telkin olmasın isteniyor. Onun dışında 'Akropol'ü mü yanına koymuşum, yoksa Eyfel Kulesini ya da gravyer peynirini mi' diye bir durum yok. Dolayısıyla bizde şu anda bunun dışına çıkılıyor. Sonuçta alkol ağırlıklı olarak yiyecekle tüketiliyor. Özellikle şarap ve rakı... Bunu bu kadar zorlayarak ayırmak anlaşılır bir şey değil. Tüketmeyin demeye çalışıyorlarsa reklamları tümden kaldırmalılar çünkü reklamın özü zaten insanları tüketime teşvik etmektir. Ayrıca Türkiye 'de pek çok turist var. Biz neden rakıyı dünyaya tanıtmayalım ya da dolaylı olarak da ihracatımızı arttırmayalım? Neden ben rakıyla Boğaz'ı, Galata Köprüsü'nü yan yana koyamayayım? Biz Türkiye 'ye gelen turistlere rakıyı tanıtıyoruz aslında ama şimdi bunu yapamayacağız. Rakıya hem bir taraftan milli içki statüsü kazandırmaya çalışıyoruz, Ouzo ile benzer avantajları almasını istiyoruz, sonra da böyle bir yasak getiriyoruz. Avrupa Birliği uyumu çerçevesinde yapılan çalışmalardan biri buydu aslında. Bizzat Egemen Bağış'ın üstlendiği bir görevdi yani ama şimdi bu yasakla biz Ouzo ile aynı statüde değiliz, Ouzo tüm Yunan kültürünü kullanabiliyor, biz kullanamıyoruz. Yasada gazete reklamlarını düzenleyen kısım da muğlak. Gazetelerin hangi bölümünü gençler okuyor? Kim ekonomi sayfasını hiçbir gencin okumadığını iddia edebilir? Yani ben ekonomi sayfasına ilan verdiğimde yarın biri bana karşı dava açabilecek mi? Bazı tutarsızlıklar var, gösterilen amaca uymayan muğlak kısımlar... Bunları biz gerçekten anlayamıyoruz çünkü ne AB çabalarına uyuyor, ne de yurt dışındaki örneklere... Çok açık uçlu bir yasa... Hatta bizim için devamlı bir tehdit unsuru gibi: 'Acaba bu ilan bir soruna neden olur mu?'"

(kaynak: Cumhuriyet Gazetesi Haftasonu Eki)

***

Rakının yanına balık, beyaz peynir, kavun koymayacaksın. Hele bir de Boğaz manzarası, yok artık. Mazallah 0-12 yaş arası çocuk görür televizyonda, "balık besleyici, Boğaz ise çok klass, içelim güzelleşelim o zaman Mahmut" der, yumulur kadehlere.

Şöyle buz gibi şişede birayı görüp ağzımızın suyunu akıtıp, iki koşu tekelden edinmek için de gazetelerin ekonomi sayfalarına bakmamız gerekecek.

Var ya böyle neler yapıyor bizim koca oğlanlar diye gazeteyi açıp bakıyorum, protesto eden öğrenciler gözaltına alındıktan sonra döner ısmarlayan başbakanı, yüzde yüz artan harç paralarını, balıksız kalmış rakıyı falan görüyorum da, var ya... hani hayranlıkla izliyorum o süpersonik bünyelerin ortaya çıkardıkları işleri.

2 baloncuk:

(Süper)Cem dedi ki...

toptan yasaklıcaklar en sonunda. ve o zaman ben başbakanlığın önüne oturup meyve kasasını ters çevirip, -sevmediğim halde- üzerine çilingir sofrası kuracağım ve rakı balık yapacağım.

işin aslında şu yönü var ki; alkolün reklama ihtiyacı yoktur aslında ama tabi bu tekelleşmiş büyük firmalar için söylenebilecek bir söz. alkol tüketen insanlar olarak başlıca markaları biz biliriz ama ufak firmaların reklamsız bir yere gelmeleri mümkün değil. örneğin şarap markalarına baktığım zaman dengem şaşıyor. bir sürü marka var. hangisi ne ayaktır bilemiyorsun. ucuz yada güzel görünüyor diye alıyorsun. velhasıl kelam bu tip baskıların son zamanlarda ne kadar çok arttığını fark edebiliyor musunuz? tehlikenin farkında mısınız?

Chopartypical dedi ki...

Konunun bir diğer yönünü ele almak istiyorum. "VERGİ"
Benim içtiğim içecek içinde "Alkol" bulundurduğundan ve inandığım yada, inanmam gerektiği sanılan dine bağdaşmadığındandır ki neredeyse akaryakıt ile eşdeğer bir vergi ödemekteyim. Bunun bir diğer anlamı içeceksen ödeyeceksindir. Zorlamadır, bu vergi anormaldir ve yanlıştır.

Sanırım bu Ülkede, sadece benim gibi ALKOLİKLERİN Ülkesini çok sevdiği bir gerçek, yoksa neden devlet bizim tüketim kalemlerimizden kalkınma için bukadar vergi kessin ki?

yoksa Devlet bize gizli bir görev mi verdi?

yoksa ülkenin Ekonomisi şarapçı takımına mı endekslendi ?