Pages

1 Şubat 2009 Pazar

Ortaya Karışık- Chapter: 5 (Saymadım 5 mi oldu?)

Güya haftasonunu evde yatarak geçirecektim dimi? (Evet evet di!) Cumartesi sabahı kuzenin telefonuyla kendime geldim. Yarım saat sonra Antalya yolundaydım. Elimde Kinyas ve Kayra (okumuyorum tabi), çevremde dağlar, ağaçlar, kuşlar, böcekler vs, kulağımda born to be wild diyordu pek sevgili Steppenwolf. Deniz havasını özlemişim onu farkettim. Sahilde kitap okuyup, bira yudumlamak da güzelmiş. Telefonumun şarjı bitecek birazdan, kimse de ulaşamayacak, o da çok güzel bir duygu. Saçlarım da yağlı oh yes diyorum, hava da hoş.. Yok ama sevgi kebelekleriyle işim yok, şubat ayında ne kebeleği? 2 Şubat 'ta evde olurum. Ertesi gün de filmler, babayla içki sohbeti, yarenlerle sabahlamaca, güzel bir doğumgünü olur (Evet blogger doğumgünüm var benim, ben de doğdum, her yıl daha bir hilkat garibesi mod oluyorum onu kutluyoruz. Kutlamıyoruz da aslında. Adıma parti yapmak isteyen tüm arkadaşlarımı kovuyorum, 2-3 gün öncesinden tüm irtibatımızı kesiyorum. Ben doğdum arkadaşım, sana ne oluyor?). Home Sweet Home dinleriz, süpsüper olur yalnız. Ama bak doğumgünümde Nikki olsa tekila krizine sokardım onu, en güzel doğumgünü olurdu lan! Bakma bana öyle Nikki bu, güzel bir insan o, tekrar pembiş saçlı, L.A.M. kılıklı olsun, yanaklarından sevelim (O kadar da masum bir tipim, yanaklarından severim ben insanı!). Neyse boşverelim böyle muhabbetleri, aklımdan geçen yüzbin milyon baloncuğu hafiften hafiften karalama hevesim var...

Bir yazımda hepimiz kıçımızı koyduğumuz yere bağlıyız demiştim, ben mi demiştim onu da hatırlamıyorum ama. Öyle işte.. (Hah hah haaa arkasından felsefik açıklamalarla dolu hoş monologlar bekleyen blogger ın yıkılan hayalleri)...

Shine On You Crazy Diamond!

Iggy Pop- David Bowie- Lou Reed üçlüsü ne güzeldir değil mi? Hepimizin köpeği Iggy, her günün ayrı kahramanı Bowie, parkta Sangria içip, hayalimizdeki harika günü geçirip, eve dönen Reed..

Lastfm arşiv radyosunu açtım az önce, şimdi Drowning Pool çalıyor. Bodies çok güzel şarkıdır yahu. Sevmem ben pek Drowning Pool, ama bodies başka birşey...

Bak keşke 50lerde hobo olsaydık, 68'de hippi olabilirdik, 70lerde parıltılı glam tipleri olurduk, hoş olurdu. 80lerde uzun saçlı rock'n roll dönemini yaşayabilirdik de. 90ların Modern Talking hayranı clubber ları da yakışırdı bize. Şimdinin emocanı en kötüsü olmuş. Yakışmıyor yahu, durmuyor üstümüzde.

Yeni bir kitap aldım. Duruyor dolabımda. Luigi Malerba- Babafingo. Konusunu okuduğumda açıkçası baya güldüm. Kaptım hemen kitabı, eğlencelik, hoş birşey...

Mutfakta kolum büyüklüğünde çikolata var, lastfm'de Deep Purple- Child In Time var, tüyler diken diken oldu yine, gidiyorum ben, çikolata beklemez. Öpüyorum blogger, görüşürüz, iyi davran kendine..

1 baloncuk:

Merve Y. dedi ki...

Babafingoyu okudum gerçekten eğlenceli bir kitap=)