
Kenarlarında koala resimleri olan çoraplar aldım bugün bir de. Çok komikler, seviyorum koalaları. Aklıma Nines geldi an itibariyle. Güzel filmdi, beğenmiştim ben. Sayılarla gruplarsak Tanrı=10, Koala=8, İnsan=7, Maymun=6... diye giden bir zincir var. Film 9 numaradaki beyefendinin kurduğu evrenleri anlatıyor. Güzeldi, güzel. Ryan Reynolds da güzeldi. Bir de koalaların 8 olmasının nedeni telepati yeteneklerinin olmasıydı.
Dersler yüzünden film izleyemediğim gibi kitap da okuyamıyorum. Ne kıl bir durum.. Marquis amcanın liberten görüşleriyle bizi yoldan çıkarması an meselesi halbuki. "Büyük fikirler yüzünden ahlakı bozulacak kişiye yazıklar olsun! Felsefi düşünceler içinden yalnızca kötü olanları çekip almayı bilen, ahlakı her şeyle bozulan bu kişilere yazıklar olsun! Bunların ahlakının Seneca ya da Charron okuyarak da bozulmadığını kim ileri sürebilir? Ben asla onlara hitap etmiyorum!" diyerek de kendisini ifade etmiştir Marquis De Sade. Yazıklar olsun bence de, bu şarkı da tüm liberten ruhlu fanilere gelsin, hayattan soğuyun. Seneca 'nın damar açma, baldıran zehiri içme, buharlı odada geberme girişimlerinden ve kanlı, vahşetli oyunlarından dolayı ahlakı bozulacak insanları hesaba katmayaraktan okunmalı Yatak Odasında Felsefe..
Bir de BMW 'den banane? Yani yarım günlük Paris bile olur. Tercih ederim arabaya. An itibariyle kıçımın üstüne oturmuş bir vaziyette, Palahniuk cümleleriyle kınıyorum reklamı. Ama "Bir Korku Duyuyor musun?" temalı krispi reklamı için oturup Top 5 listesi bile yaparım. Korkmadığım şey yok ki. Al bak;
5- Semra Apla (bağlantıya gel, korkunun kaynağını anla. bayatlamış biri değil bu kadın, her daim ultra kaplan gücünde => aradaki 7 farkı bul )
4- Telefonlar (fırsatını buldukça kuytu köşelere saklarım, benden uzak dursun bu edevat, lütfen)
3- Case Closed (Dedektif Conan) 'ın bilmem kaçıncı bölümündeki baltalı katil. Ulan çizgi dizi hobaley diye izlerdim. Cesetleri parçalara ayırıp karnına dolduran, sargılarla kaplı, baltalı katillerin ne işi vardı orada? Kötü etkiledin çocukluğumu. A Clockwork Orange style çocukluk geçirmişim yeni farkediyorum lan.)
2- Marty Feldman (Üzgünüm sanatçı kişiliğine saygı duymak başka, gecenin bir yarısı karşıma Igor kılığında dikilip sırıtması karşısında vereceğim tepki başka!)
1- Linda Blair (Görsellik koyamıyorum çünkü görsellere girip the exorcist versiyonuna bakamıyorum bu kadının. Hala! Yok yani bir bakayım dedim, ucundan gördüm fotoğrafı, çocukluk anılarım canlandı, anında kapattım. Hiçbirşey senin kadar derinden etkilemedi beni Blair teyze, nasıl nefret ediyorum senden bir bilsen...)
Çukurnot: 16. İzmir Avrupa Caz Festivali 'ne Dee Dee Bridgewater geliyor lan! Nasıl üzülüyorum bir bilsen... 2 Mart Pazartesi 'ye koymuşlar Denise teyzeyi. Haftasonu olsa kaçardım, gelirdim, izlerdim. Dear Ella albümünden güzel güzel şarkılar söylerdi. Mayhoş mayhoş dinlerdik, hoş olurdu...